[vc_row][vc_column][vc_column_text css=””][geo_headline_2 tag=”h2″ color=””]Anaksimandros Felsefesi[/geo_headline_2]
Anaksimandros (Miletli Anaksimandros), Miletos Okulu’nun ikinci büyük filozofudur ve Thales’ten daha ilginçtir. Yaşadığı yıllar tam olarak belli değildir, ancak MÖ 610-611 ile MÖ 546-547 yılları arasında yaşadığı düşünülmektedir. Filozof olmasının yanı sıra bir matematikçi, astronom, devlet adamı, doğa bilgini ve kartograftır. Anaksimandros bilimsel merakla doluydu. Modern anlamda olmasa da, ilk dünya haritasını yapan kişi olduğu söylenebilir.
Bütün şeylerin tek bir ilk tözden geldiğini, ancak bu tözün, Thales’in savunduğu gibi su ya da bildiğimiz başka bir töz olmadığını savundu. Bu töz sınırsız, sonsuz ve yaşlanmazdır; “bütün dünyaları kaplar”; çünkü o, dünyamızın birçok dünyadan yalnızca biri olduğunu düşünüyordu. İlk töz, aşinası olduğumuz çeşitli tözlere dönüşür ve bunlar da birbirlerine dönüşür. Bu konuda önemli ve dikkate değer bir açıklama yapar:
“Seyler içinden çıktıkları biçime, buyurulduğu gibi, tekrar dönerler; çünkü zamanın düzenine göre yaptıkları adaletsizliğin kefaretini öder ve telafi ederler.”
Anaksimandros’un ifade ettiği düşünce şuymuş gibi görünüyordu: Dünyada belli oranda ateş, toprak ve su olmalıdır; ama Tanrı olarak tasavvur edilen her öğe, imparatorluğunu daima genişletmeye çalışır; ama daima dengeyi sağlayan bir tür zorunluluk ya da doğal yasa vardır; örneğin, ateşin olduğu yerde kül de vardır ve kül topraktır. Adalet–öncesiz-sonrasız sabit sınırları geçmeme-kavrayışı, en köklü Yunan inanclarından biriydi. Tanrı insanlar kadar adalete bağlıydı; ama bu üstün güç, kendisi bir kişi, bir Tanrı değildir. Anaksimandros’un ilk tözün su ya da bilinen başka bir öğe olamayacağını kanıtlama iddiası vardı. Bu öğelerden biri olsaydı, diğerlerini fethederdi. Aristoteles’e göre, Anaksimandros bilinen bu öğelerin birbirlerine karşıt olduklarını söyler: “Hava soğuktur, su nemlidir ve ateş sıcaktır.” Bu nedenle, bunlardan biri sonsuz olsaydı, o zaman geri kalanlar şimdiye kadar var olmaktan kesilirdi. Bu yüzden ilk töz, bu kozmik arbede içinde tarafsız olmalıdır.
Anaksimandros, dünyanın ilk önce tamamen sular altında olduğunu düşünüyordu. Bu düşüncesinin esas sebeplerinden biri, dağlık arazilerde gözlemlediği deniz canlısı fosilleriydi.
Öncesiz-sonrasız bir devinim vardı ve bu devinimin seyri içinde dünyalar ortaya çıktı. Dünyalar, Yahudi ya da Hristiyan teolojisinde olduğu gibi yaratılmadı, evrildi. Hayvanlar âleminde de evrim vardı. Canlı yaratıklar, güneşin buharladığı nemli öğeden doğdu. İnsan, diğer hayvanlar gibi balıklardan türedi. Farklı tür hayvanlardan türemelidir; çünkü uzun bebeklik süresinden ötürü, şimdi olduğu gibi başlangıçta da hayatta kalamazdı.
Anaksimandros, bu dedikleriyle evrim teorisinden 2400 yıl önce, günümüzden ise 2600 yıl önce sadece düşünce ve gözlemle evrim teorisine benzer bir fikir ortaya koymuştur.
[geo_headline_2 tag=”h2″ color=””]Anaksimandrosun Evren Modeli[/geo_headline_2]
Anaksimandros’un, mitolojiyi kullanmadan evreni açıklamaya çalışması onu bu konuda kendinden önce yazan yazarlardan (Hesiodos) ayırır. Tarihe en büyük katkısı, evren ve hayat hakkında yazdıklarıdır. Bu yüzden “evrenin babası” olarak adlandırılır. Anaksimandros’a göre Dünya evrenin merkezidir. Dünya, durgun ve düz olmayıp, eni boyundan daha büyük bir silindir biçimindedir. Hava boşluğunda hiçbir şeye dayanmaksızın yüzer. Zaten evrenin merkezini oluşturan şeyin hiçbir şeye dayanmaması gerekir. Güneşin çizdiği daire Dünya’nın 27 katı; Ay’ınki ise 19 katı kadardı. En yukarıda Güneş, sonra Ay bulunuyorken; en aşağıda ise yıldız çemberi bulunuyormuş.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
# Anaksimandros Felsefesi #Felsefe #Felsefe Tarihi
Yorumlar (0)