Güngör Dilmen’den Evrensel Bir Satir: Canlı Maymun Lokantası

Güngör Dilmen’den Evrensel Bir Satir: Canlı Maymun Lokantası

Yazar: Tevfik Fikret ·
3 Mayıs 2025

Güngör Dilmen’den Evrensel Bir Satir: Canlı Maymun Lokantası

Türk tiyatrosunun önemli kalemlerinden Güngör Dilmen, 1963 yılında yazdığı Canlı Maymun Lokantası adlı eserinde Doğu ve Batı arasında yaşanan kültürel ve ekonomik çarpışmayı güçlü bir satirik üslupla ele alır. Kapitalizm, sömürgecilik, ırkçılık, din istismarı ve doğa tahribatı gibi evrensel meseleleri hem yerel bir bakışla hem de grotesk estetikle yorumlayan bu eser, Türk tiyatrosunun eleştirel gücünü yansıtan ve evrensel satiri temsil eden önemli yapıtlar arasında yer alır.

Satir: Eleştiri, Komedi ve Muhalefetin Güçlü Birleşimi:

Satir, gerçekçiliği amaçlasa da abartılı sahneler ve komik unsurlar kullanarak okuyucuyu şaşırtmayı, güldürmeyi ve düşündürmeyi amaçlayan bir edebi türdür. Bozuk olanı eleştirir, taraflı bir bakış açısıyla toplumsal ya da bireysel sorunları komik bir biçimde teşhir eder. Genellikle propagandayı da amaçlar ve bu eleştirilerini alegorik, fantastik, grotesk ve komik öğelerle sunar. Satir, uygun görülmeyen detayları ayrıntılı şekilde sergileyerek, okuyucuda rahatsızlık yaratmayı hedefler. Bu sebeple yalnızca güldürmeyi amaçlayan bir tür değil; çoğu zaman “rahatsız etme”, “teşhir etme” ve “yüzleştirme” gibi etkiler doğuran güçlü bir edebi silahtır. Örneğin, George Test, satirin dört temel bileşenini şöyle sıralamıştır: saldırganlık, oyun, yargılama ve güldürü. Ball ise bu unsurların hepsini “oyun” başlığı altında birleştirerek, gülmenin aynı zamanda bir muhalefet biçimi olduğunu vurgular.

Canlı Maymun Lokantası’nda Satirin Estetik Gücü ve Yöntemleri:

Canlı Maymun Lokantası, tam da bu çerçeveye oturur. Şaşırtıcı, zaman zaman tiksindirici ama her daim düşündürücü mizah anlayışıyla satirin hem yapısal hem işlevsel sınırlarını zorlar. Dilmen için satir yalnızca bir anlatım biçimi olmamış; aynı zamanda bir ideoloji ve muhalefet biçimi haline gelmiştir. Eserde kullanılan travesti, ironi, grotesk ve yergi gibi teknikler; komediyi sadece güldürme amacıyla değil, aynı zamanda sarsma, düşündürme ve teşhir etme amacıyla kullanır. Bu anlamda Canlı Maymun Lokantası, klasik anlamda George Test ’in satirin dört temel bileşeni olan saldırganlık, oyun, yargılama ve güldürü unsurlarını bünyesinde taşımaktadır. Özellikle Oğuz Cebeci’nin satiri tanımlarken kullandığı “ziyafette rezalet” adlandırdığı sahne tipi, bu oyunda adeta merkezî bir metafora dönüşmüştür. Cebeci bu konuyu şu şekilde açıklamıştır:

“Bu gözlemci kendi temsil ettiği standartla, içine girdiği ya da gözleme olanağı bulduğu çevrenin düşük standartları arasında komik ve hor görme uyandıran bir karşılaştırma yapar. Bu temanın standart sahnelerinden biri ‘ziyafette rezalet’ adını verebileceğimiz yemek (balo, dans, toplantı vb.) sahnesi tasvirleridir.” (Cebeci, 2015, s. 42)

Oyunun en çarpıcı sahnesi olan canlı maymun beyninin yenmesi – hatta daha da ileri gidilerek insan beyninin servis edilmesi fikri – tam anlamıyla bu tanımın vücut bulmuş hâlidir. Söz konusu yemek sahnesi, Batı burjuvazisinin ahlaki çöküşünü grotesk bir törene dönüştürür. Burada yenen yalnızca bir canlı değil, insanlığın vicdanıdır. Eserdeki grotesk, yalnızca biçimsel bir tercih değildir; sistem eleştirisinin taşıyıcısıdır. Canlı maymunun beyni yerine bir insanın beyninin servis edilmesi fikri, izleyiciyi şoke eden ve sistemin çürümüşlüğünü sembolize eden bir grotesk ifadedir. Bu absürt öğeler, eserin satirik damgasını güçlendirir.

Eserdeki Satirik Temalar:

Canlı Maymun Lokantası’nda işlenen satirik temalar şunlar şeklinde sınıflandırılabilir:

  1. Kapitalizmin Sömürüsü ve Aydınların Trajedisi: Jonathan karakteri üzerinden şekillenen kapitalist burjuvazi, her şeyin satın alınabilir olduğunu düşünür. Karısının bir kaprisi uğruna canlı maymun beyni yemeye gelen bu karakter, sistemin geldiği noktayı simgeler. Şair Wong ise fikirlerinin ve benliğinin karşılığını maddi düzende bulamadığı için beynini satar. Bu yalnızca fiziksel bir ticaret değil; bir aydının fikirlerini burjuvaziye kurban etmesinin metaforudur. Wong karakteri, kendisini Batı’nın yozlaşmış ellerine bırakmıştır. Kendi fikirlerini, hayat görüşünü ve karşı geldiği ilkeler de yok olmuştur. Bu alışverişi onaylayarak kendini öldürmesi, eserde geçen Budist rahiplerden farksızdır. Bu noktada Dilmen, aydınların trajedisini anlatır.
  2. Avrupa Merkezciliği ve Irkçılığın Eleştirisi: Canlı Maymun Lokantası’nda Bay Jonathan, Batılı yaşam tarzını benimsemeye çalışan zengin bir iş adamıdır. Batı’ya özenmesi, onu olumsuz etkiler; kapitalist düzenin sunduğu her şeyi parasıyla satın almaya çalışır. Bu durum, onu aşağılayan ve sömüren Batı’nın sembolik gücünü temsil eder. Batı’ya karşı Doğu ise merkezin dışında kalır ve kültürelcilik ile dışlanır. Bay Jonathan, Batı’yı teknik olarak üstün görürken, Çin’i ise sadece ruhsal açıdan ele alarak kültürelci bir bakışla değerlendirir; ancak onun için üstün olan Batı’dır. Eserin Batılı karakterleri, Avrupa merkezli bir dünya görüşüyle Çinlileri aşağılar. Bu yaklaşım, yalnızca bireysel bir önyargı değil, Batı’nın sömürgeci ideolojisinin bir yansımasıdır. Jonathan’ın “barutu siz buldunuz ama biz onu topa koyduk” diyerek yaptığı küçümseyici açıklama, teknik gelişmeleri tekeline alan bir zihniyeti eleştirir.
  3. Din İstismarı ve Hedonizmin Eleştirisi: Eserde dinî söylemler, travesti yöntemiyle yergiye dönüştürülür. Hristiyanlık ve Budizm’in öğretileri, kişisel menfaat uğruna çarpıtılmış ve metalaştırılmıştır. Bu yaklaşım, sadece bireysel yozlaşmayı değil, kapitalizmin ruhani değerleri nasıl sömürdüğünü de gözler önüne serer. Çoo’nun “İsa iyi bir yatırım yapmış, ne de olsa Yahudi sözleri, bu alaycı tavrın doruk noktalarındandır.
  4. Ekoeleştiri ve Doğa Tahribatı: Güngör Dilmen’in eseri, ekoeleştirel okumaya da son derece açıktır. Doğa ile olan bağın kopması, maymun gibi canlıların yalnızca gastronomik haz için kurban edilmesi ve ormanların yok oluşuna dair karakterlerin diyalogları, çevresel duyarlılığın da satirik bir dille işlendiğini gösterir. “Savurganlıktan kaçınırsak bizim ekonomi durur. Kullan at ki… kullan at ki…” Bu cümle, kapitalist üretim-tüketim döngüsünün çevreye ve insanlığa verdiği zararı basit ama etkili bir dille özetler.

 

Sonuç:

Evrensel Satirin Sahnesi Canlı Maymun Lokantası, yalnızca bir oyun değil; kültürel bir manifestodur. Gülmecenin kara yüzünü, groteskin rahatsız edici estetiğiyle harmanlayan Güngör Dilmen, seyirciyi sadece düşündürmez; onu çırılçıplak bir gerçekle yüzleştirir. Oğuz Cebeci’nin ifadesiyle, bu tür bir satir komik ve hor görme uyandıran karşılaştırmalarla gerçekliği deforme ederek ortaya koyar. Bu nedenle Canlı Maymun Lokantası, Türk tiyatrosunda hem yerel hem evrensel bağlamda okunabilecek güçlü bir politik hiciv örneğidir. Satirin dört temel unsuru olan saldırganlık, oyun, yargı ve güldürü bu eserde sahnede can bulur.

Kaynakça:

Diğer Edebiyat Yazıları İçin Tıkla

Tevfik Fikret

Tevfik Fikret

Kullanıcı kendisi hakkında bir açıklama yazmamıştır.

31 Mart 2025 · 0 yorum Zamanın Gözünden

Karanlığın şefkatli kollarına bırakmıştı kendini dünya, sağ omzuna yaslanmış, derin uykudaydı. O ise, uykunun en kırılgan anında yavaşça yokladı cebini. Parmakları arasında kaybolan, solgun hatıra gibi duran boz kesesi, geçmişin küllerini taşıyor gibiydi. Karşısında alevleri sönmeye yüz tutmuş şöminede yanıp sönen kor, kalbindeki kararsızlığı yansıtıyordu sanki. O, korların dansına dudaklarından dökülen sessiz şarkıyla eşlik ediyordu. […]

Yorumlar (0)