Hoşgeldin!
Sizi görmekten çok mutluyuz! Şimdi giriş yapın, arkadaşlarınızla yeniden bağlantı kurun, en son güncellemeleri takip edin ve Mokita'nın dünyasına dalın...
Bu bir ağıt değildir Kendimden önce başkasını düşünmeliyim, çünkü ben olmayanlar kendilerini önemsiz hissedebilir. Sonuçta dünya bana ait değil, görmem gereken çok manzara var. İçine sıkıştırılmam gereken fotoğraf kareleri ve susmam gereken gürültüler… Hem de başkalarına ait olan. Hayatım önemsiz, kaldı ki çok fazla zamanım da kalmadı, altmış beşimde emekliyim. Ama ya ellimde ölürsem aynaya […]
Paul Valéry’nin Monsieur Teste‘si erken modernist novellalarda öncüsü olmayan bir eserdi. Klasik anlamda bir bilinç akışından ziyade bilincin kendisine dönük bu eser edebiyat tarihinin ürettiği en ilginç yaratığını-ucubesini ortaya koydu: Mösyö Teste. Mösyö Teste nedir? sorusu eser boyunca peşimizi bırakmaz. Bazıları onu bir vaka olarak görür. Evet, Valéry’nin Teste’si bir vakadır. Fakat bu vaka kavramı Teste’nin […]
YIKIM BAŞLATAN Taht, Andolya’nın ortasında kurulmuş, çevresi geniş arazilerle çevrili, birkaç yüz adımda bir asker kışlası ve kazılmış hendeklerle dolu korunaklı bir şehirdi. Barlas yakılmış evlere ve yanık ağaçlara bakıp eski hallerini hayal etmeye çalıştı. Yağmaların arasından erzak ve alet bulmaya çalışan insanları gördü. Birbirlerini izleyen huzursuz gözler, taşların arasında yenmeye değer bir şeyler ararken, […]
Sahte Tanrı Ağzında paslı metalik bir tatla gözlerini açtı. Sıkışık ve karanlık bir boşluğun içindeydi. Yılanlı Kuyu’nun kızıl gökyüzü ufak bir nokta gibi görünüyordu. Çamurlu su birikintisi üzerinde yüzen ufak yılanlar bacaklarına dokunduğunda irkildi. Boğazına kaçan tozu ve rutubeti atmak için öksürerek ayağa kalktı. Her öksürüşünde ciğerlerine saplanan acı nefesini kesiyordu. Kuyunun duvarları arasından sızan […]
Yalnız Başına Gece ve gündüzü artık saymayı bırakmıştı. Andolya’nın özenle döşenmiş taş yollarıyla çevrili şık kentlerinden, yeşilin her tonunun dans ettiği çeşit çeşit ormanlarına kadar her yere girip çıktı. Keskin kayalıklar üzerinde, uluyan kurtları dinleyerek geceledi. Buralar Kantoman’ın puslu düzlüklerine benzemiyordu. Andolya’nın masalsı gündüzleri daima kara kızıl gecelere dönüşürdü. Herkes birbirinden farklı görünüyordu. Bu yüzden […]
Ankara ayazı insanı en çok şafak vakti titretir. Bozkırın merhameti olmadığını gecenin tüm öfkesini kusmasıyla anlarsın. İçine mızrak misali saplanan buz iliklerine dek işlerken neden bazı milletlerin cehennemi buzdan bir diyar olarak hayal ettiğini kavrarsın. Tenini yakan soğuğun ıslah edici etkisi çok çabuk işkenceye dönüşüverir. Buzdan bir perde ince ince işlenir gözünün önünde. Feri sönecek […]
(Önceki bölümü okumak için tıklayın) ANDOLYA’NIN YOLUNDA Yuvalarından ayrılmak alışkın olmadıkları bir şey değildi. İçmek, tatlı han kızları, ufak tefek hırsızlıklar, avcılık numarası… tüm bunlar hayatlarının değişmez parçalarıydı. Her ne yaparlarsa yapsınlar, dönüp dolaşıp Kamanalarının kulübesine döner, bataklık gölde yıkanır ve bu döngü böyle devam ederdi. Hiçbir zaman nereye gittiklerini bilmedikleri bir yolculuğa çıkmadılar. İlger […]
Bazı kitaplar vardır; kapağını ilk kez araladığınızda size göz kırparlar. Hikâyesine tüm içtenliğiyle davet ederler. Kimi kitaplar da pek latif davranmazlar. Ayna tutmaktan, kendi cehennemine misafir etmekten başka amaçları yoktur zira. Meltem Dağcı’nın “Dünyanın Öteki Yüzü” de bu yüzleşmeye müsebbip eserlerden biri. Okura doğrudan bakar. Sessizce, kararlı ve kendinden kaçana kendini tüm çıplaklığıyla sunacak kadar […]
(Hikayenin bir önceki bölümünü okumak için tıklayın) AĞLAYAN ORMAN Sessizlik çöktüğünde İlger kayanın arkasından çıkıp kulağını Barlas’ın dudaklarına dayadı, hala nefes alıyordu. Bir iki sarsıp uyandırmayı denedi ancak gözlerini açmıyordu. Çantasındaki çaput parçasını alıp dostunun alnındaki yarasına bastırdı. Bir yandan etrafına bakınıyor bir yandan da Barlas’ı uyandırmaya uğraşıyordu. Kollarından tutup kaldırmayı denemişti ama sıska […]
Habil Ve Kabil Hikayesine Tarihsel Bir Bakiş: Kültürün Yeniden İnşası Üzerine “Ve Habil koyun çobanı oldu, fakat Kain çiftçi oldu. Ve Kain, günler geçtikten sonra, toprağın semeresinden RABBE takdime getirdi. Ve Habil, kendisi de sürünün ilk doğanlarından ve yağlarından getirdi. Ve RAB Habil’e ve onun takdimesine baktı; fakat Kaine ve onun takdimesine bakmadı.” Tevrat’ta geçen bu dramatik mesel medeniyet tarihinin önemli bir […]
Topluluk adını oluşturduktan sonra istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
Gizlilik türü daha sonra değiştirilebilir.
Toplulukta +18 içerik olup, olmadığını seçin. Daha sonra değiştirilebilir.
Kayıt olmak için bilgilerinizi girin
Giriş yapmak için bilgilerinizi girin
Şifrenizi sıfırlamak için bilgilerinizi girin
Enter the code that was sent to your email address