biz kadınlar narin ve kırılganız aslında iş hayatına uygun değiliz, biz alıcı erkekler vericidir aslında.bu tip söylemler sosyal medyada ilginç bir şekilde yaygınlaşmaya başladı. işin trajedisi bu tip söylemlerin kadınlardan çıkıyor oluşu. aslında basit bir denklemden oluşuyor; kadınları her türlü zahmetli işten ve kaygıdan kurtarmak için bu büyük yarış, her türlü sorumluluktan azat etmek demek. kulağa harika gelen bu söylem temelinde kadını yaşam içinde pasifize edip olabildiğine dar cinsiyet rollerine mahkum bırakmakta. 17. yüzyılda burjuva kadınlarının iyi bir çoğunluğunun kandığı anlatı tam olarak bu. bundan dolayı da eğitimleri onları erkeğe bağımlı kıldığı için ileriki dönemlerde taleplerini ileriye sürmeye cesaret toplayamazlar. buna yeni bir bağlam katmak gerekirse burjuva kadınlarının zincirleri sınıf ayrıcalıklarına kadar dayanmaktadır. çünkü burjuvadaki kadınlara dayatılan temel anlatı kadınların özgürleşmesinin burjuva toplumunun güç kaybına uğraması üzerinedir. burjuvada erkekleri sayesinde yer belleyen kadınlar maalesef ki işçi sınıfındaki kadınlardan çok kocalarına kendilerini yakın hissetmektedirler. kocalarının çıkarları kendi çıkarları haline kolayca gelir. bahsettiğim bu olgular yüzünden kadının kurtuluşunun sosyalizm paydasıyla olacağı üzerine. kadının iş hayatında ezilmemesi, cam tavanlara sıkıştırılmaması, erilleştirilmemesi için eşitlikçi emekçi bir yapının gerekliliği kritiktir.
heart
4 kişi
  • tesel-lüm
    Sude Türk · tesel-lum
    insanlar tembelleştiler ve tarih bu noktada kadınların eline daha fazla bahane veriyor
    · 15 gün önce
    Cevapları Görüntüle (1)
  • NoName
    No Name · NoName
    Öncelikle konunun cahili olarak konuştuğumu baştan belirteyim. Yanlış tabirler kullanır, yanlış söylemlerde bulunursam affola. Gördüğüm kadarıyla sosyalist feminizm çizgisinden olaya yaklaşıyorsunuz ve burjuva üzerinden bir açıklama yapıyorsunuz. Dedikleriniz doğru lakin burjuvaların kadın-erkek olarak değil "köle" olarak baktığını düşünüyorum. Toplum veya mahkeme tarafından yargılanmayacaklarını bilseler neredeyse hepsinin Afrika'dan siyahileri getirip karın tokluğununda altında çalıştıracaklarına eminim. Yani demek istediğim burjuva kadınlarının söylemlerinin feminizm, kadın hakları, kadının toplumdaki statüsü üzerinde tabii ki etkisi vardır ama üretim araçlarının devlete geçmesinin doğrudan feminist bir "devrimi" gerçekleştireceğini, gerçekleştirse bile halkın kafasına sokabileceklerini düşünmüyorum. Hem iktisadi açıdan hem de femnizm açısından olaya bakarsak doğrudan doğruya üretim araçlarını elinden almanın iki soruna da çözüm getireceğini düşünmüyorum. Onun yerine burjuvalara katı davranmak, katı kurallar koymak, işçinin hakkını devlet olarak gözetmek, kadının hakkını devlet olarak gözetmek, parası olanın kural yazdığı değil kurala uyanın parasının olduğu, uymayanın ceza yediği bir sistemi daha mantıklı buluyorum. Kadın hakları, kadının obje gibi görülmesi, kadına şiddet ve kadın cinayetleri olayları vb. şeyleri düzeltmek ve toplum nazarında kadının tabiri caizse "insan" yerine koymanın bunlardan önce eğitim ile ilgili olduğu düşüncesindeyim. Eğitim ile bu sorunları düzeltebileceğimizi ve güzel ve uygulanan bir adalet sistemi ile de düzelttiğimiz sistemi yaşanılabilir kılabileceğimizi düşünüyorum. Tekrardan konu hakkında saçmaladıysam, olmaması gereken cümleler kurduysam kusuruma bakmayın, bilerek söylediğim bir şey değildir, cahilliğimden kendimi ifade edemeyişimdir.
    · 15 gün önce
    Cevapları Görüntüle (2)