Kelimenin bütün anlamıyla yalnızlık biraz garipti. Bununla birlikte Sevgi’yle Hikmet, yalnızlıklarını yaşamağa çalıştılar. Bir torbanın içine, bakkaldan manavdan aldıkları yiyecekleri doldurdular; kırlara, ağaçlıklara, deniz kıyılarına gittiler. Yazın, herkes gibi açık renk elbiseler giydiler; Hikmet’e beyaz bir pantolon bile alındı. Araçlara bindiler, araçlardan indiler. Yorgun argın, bulabildikleri boş bir ağacın altına oturdular -iyi ve gölgeli ağaçlar, erken gelenler tarafından kapılmıştı- katı yumurtalarını kırdılar, tuzu unuttukları için yumurtaları tuzsuz yediler, yiyeceklerin hepsini bitiremediler, dönerken bir de onları geri taşıdılar. Bitkin bir durumda kendilerini koltuğa, divana attılar. Deniz kıyılarında, güneşten rahatsız oldukları için, gölgeli taşların üstüne oturdular; gözlerini kırpıştırarak, denize giren ve top oynayan ve kumları sıçratan ve koşuşan kalabalığı seyrettiler. Yorgunlukları büyüdü. Oğuz Atay – Tehlikeli Oyunlar
heart
6 kişi
    Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış!