Dudağımın kenarında bir gülüşüm, ve o gülüşümün kırıkları batıyor çehreme. Solgun yüzümden damlayan kanın akışkan varlığı derimi yakıyor. Canım yanıyor, içim acıyor ama kimse bana acımıyor.
Ruhumun derinlerine hapsettiğim neşeli çocuk, hâlâ oyun odasına dönmemi bekliyor. Her hayal kırıklığım kaburgama batarken, nefesim bile bırakıyor beni.
Yorgun bedenim yığılsın istiyorum bir köşeye. Onu bile istiyorum ama yapamıyorum. Yığılmak için bile sağlam zemin gerek ama ben yerimi, yurdumu bilmiyorum.
Burnumdan dudaklarıma doğru yol alan tuzlu zehirle anlıyorum ağladığımı. Gözyaşları bile atamıyor içimdeki koca taşları. Boğazıma diziliyor kelimelerim, yutkunmak bile acı veriyor.
Bir hayale tutunmak istiyorum ama kırıklarımdan bükülmüş belim, artık tutmaz ellerim. Hislerim, zevklerim ve tüm hayallerim… Benden uzak, çünkü bana ait değil benim ellerim.
Tutmak zorsa iste, dedim kendime, yutmak zorsa tükür şimdi derdine; şimdi vazgeçemem ama, Allah sonumu huzura erdire…