Kadın Bedenine Giriş: 101

Kadın Bedenine Giriş: 101

Yazar: Mesude Fert ·
10 Nisan 2025

Kadın Bedenine Giriş: 101

[vc_row][vc_column][vc_column_text css=””]

Kadınlar Hakkında Az Bilinenler, Aslında Hiç Bilinmemesi Gerekenler

Size bunu itiraf etmenin vakti geldi… Belki bazı üyeler beni linç edecek, bazı üyeler yazdıklarımı artık hiç ciddiye almayacak, ve belki beni siteden süresiz gönderecekler. İnanın benim için de çok zor. Ailemden bile yıllardır gizliyorum. Onlardan kurtulamadığım zamanlarda uzun kollu giyiyorum.

Evet.

Kollarımda tüy var.

Artık ne olacaksa olsun.

Herkes bilsin.

Şimdiyse kadın bedeninde neden tüyler olduğunu anlatacağım. Sizin için biraz araştırma yaptım, utanmadan bir de kadın kıllarını savunan şahıslara denk geldim. Okumazsınız ama nolur nolmaz kaynakları bıraktım. Denk gelirseniz aman hiç ilişmeyin. Böyle şeyleri bırak görmeyi, konuşmak nasıl bir kendini bilmezlik. Umarım mideniz bulanmaz. Tüm kadınlar ve kendini kadın sayanlar adına özür dilerim ki tüylerimiz var. Peki neden? Derin bir nefes alıp okumayı deneyelim.

Kadınlar da aslında tıpkı erkekler gibi kıllarla kaplıdır. Hem de doğumdan itibaren. Bu sadece erkeklere özel bir özellik değil, tüm insanlara özgüdür. Kadınlar da testosteron başta olmak üzere androjen hormonları üretir ve bu hormonlar kol, bacak, yüz gibi bölgelerde kıl oluşumuna neden olur (çok özür dilerim). Kıllar “erkek özelliği” değil, memeli olmanın doğal bir sonucu. Kolundaki tüy yüzünden utanması gereken bir kadın değil, bu bilgiyi hâlâ öğrenmemiş bir erkektir. (Kaynak: Mayo Clinic, NIH, Lookingbill and Marks’ Principles of Dermatology) (umarım hala okuyorsunuzdur, siz aldırmayın onlara)

Hatta bebekler anne karnındayken bile lanugo adı verilen ince tüylerle kaplanırlar (doğumdan sonra dökülür). (Sonra tekrar çıkıyor, kadınlara lütfen kızmayın)

Tüylerin, yani bilimsel adıyla kılların, birkaç temel işlevi vardır:

Termal koruma: Kıllar vücudu sıcak tutmaya yardımcı olur. Özellikle baş, koltuk altı ve genital bölgelerde ısı dengesini korur. (Çok özür dileriz)

Fiziksel koruma: Kir ve mikroorganizmaların cilde doğrudan temasını engeller. (Oysa erkekler bizi koruyordu?)

Duyusal işlev: Kıllar, deriyle bağlantılı sinir uçları sayesinde çevresel değişikliklere karşı hassasiyet sağlar. (E biz onları hep kesiyoruz, görünmesin diye?)

Feromon yayılımı: Koltuk altı ve kasık bölgesindeki kıllar, vücudun salgıladığı koku moleküllerini yaymada rol oynar. (İffetsizlik?)

ft1

Kadınlarda da bu kıllanma sistemi aynıdır çünkü kadınlar maalesef insan. Keşke olmasaydık ama işte kıllar dahil biz de insanız. Ergenlik döneminde artan androjen hormonları (kadınlarda daha az, erkeklerde daha çok) sayesinde kol, bacak, yüz gibi bölgelerde daha görünür tüylenme başlar. Ama herkesin genetik yapısı farklı olduğundan, tüy yoğunluğu kişiden kişiye değişebilir. (daha bile kıllı, çok çok özür dileriz)

Tüylenme (ya da kıllanma), insan vücudunun doğal bir parçasıdır ve hem kadınlarda hem erkeklerde doğuştan itibaren mevcuttur. İnsan derisi, embriyonik gelişimden itibaren hemen hemen her yerde kıl folikülü üretir. Bu kılların türleri hormonlara bağlı olarak farklılaşır:

Lanugo tüyü: Anne karnındaki fetüste oluşur, doğumdan sonra dökülür.

Vellus kılı: İnce, renksiz, yumuşak tüylerdir. Özellikle çocukluk döneminde ve kadınlarda yaygındır.

Terminal kıl: Daha kalın, pigmentli ve sert kıllardır. Ergenlikte artar. Kadınlarda da genital bölge, koltuk altı ve bazen kol/bacak gibi yerlerde görülür.

Kadınlar da erkekler gibi androjen hormonları üretir (örneğin testosteron), sadece daha düşük miktarlarda. Bu hormonlar terminal kılların gelişimini tetikler. Yani, kol, bacak, yüz gibi bölgelerde kılların oluşması tamamen doğal ve biyolojik bir süreçtir.

f2Erkeklerin kadın bedenini tanımaması, sadece bireysel bir cehalet değil; medyanın steril temsillerinden, cinsiyetçi eğitimden ve patriyarkal toplumun kadını bastıran beden politikalarından beslenen sosyolojik bir körlüktür (Foucault, 1976; Mulvey, 1975; UNESCO, 2019). (Tövbe estağfirullah)

Bonus Skandal: Kadınlar Nereden İşer?

Son zamanlarda bazı erkeklerin, kadınların nereden işediğini bilmediğini öğrendik. Şaka gibi geliyor ama değil. Kadın anatomisine dair bu temel bilgiye sahip olmayan erkekler sadece “merak etmemiş” değil; bu cehalet bir sosyokültürel körlükle besleniyor. (yapay zeka, senin metal dilin neler söylüyor???)

Kadın üretrasi (idrar kanalı), vajinadan farklı bir açıklıktır. Vajina doğurganlıkla ilgili bir organken, idrar kadınlarda da tıpkı erkeklerde olduğu gibi ayrı bir kanaldan atılır. Kadın üretrasi vajinanın hemen üstünde, klitorisin altında yer alır. Kısa ve düz bir kanaldır. Tıbbi olarak bu bilgi temel anatomi bilgisidir (Kaynak: Gray’s Anatomy, 41st Edition).

Peki erkekler neden bunları bilmiyor? (Çok şükür ki)

Kadın bedeni toplumda ya saklanır ya da fetişleştirilir. Bilgi nesnesi değil, haz nesnesi yapılır. Medyada, eğitimde ve hatta sağlık alanlarında kadın bedenine dair bilgiler ya utançla bastırılır ya da karikatürize edilir.

Bu yüzden erkekler kadınların nereden işediğini bilmez ama “vajina estetiği” terimini ezbere söyler. Regl nedir bilmez ama “hormonlu” deyip geçer. Kadın doğasının doğal parçaları üzerine bilgisi yoktur ama bedenin nasıl görünmesi gerektiğine dair hüküm sahibidir. (Yapay zekâ bir de kahkaha at istersen!)

Üstelik bu cehalet eğlenceli ya da “masum” değil, zararlıdır. Çünkü bu bilgi eksikliği, kadınların yaşadığı sağlık sorunlarını anlamayı, empati kurmayı ve cinsellikte saygılı bir partner olmayı da engeller (Kaynak: *Braun, V. & Wilkinson, S. (2001). “Socio-cultural representations of the vagina” in Journal of Reproductive and Infant Psychology). (Kadınların mahremiyetine saldırı olarak gördüğüm ve idrar yaptığımız kesik ile ilgili gereksiz teferruata maruz kalan tüm erkeklerin affına sığınıyorum).

Erkekler, tanıştığımıza memnun olduk.

Bu bilgilerle travmatize olan erkeklerin psikolojik desteğe ulaşmasını diler, anlayışları için teşekkür ederim.

Kadın Bedenine Giriş: 101 / Kaynaklar:

Standring, S. (2020). Gray’s Anatomy: The Anatomical Basis of Clinical Practice. 41st Edition, Elsevier.

Braun, V., & Wilkinson, S. (2001). Socio-cultural representations of the vagina: Journal of Reproductive and Infant Psychology, 19(1), 17–32.

Tiefer, L. (2004). Sex is Not a Natural Act: And Other Essays. Westview Press.

Johnston-Robledo, I. & Chrisler, J. C. (2013). The menstrual mark: Menstruation as social stigma. Sex Roles, 68(1), 9–18.

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

# Kadın Bedenine Giriş: 101 #İnceleme #Cinsiyet #Kadın

Yazarın Diğer İçeriklerine Göz At

Mesude Fert

Mesude Fert

Kullanıcı kendisi hakkında bir açıklama yazmamıştır.

31 Mart 2025 · 0 yorum Karl Marx Felsefesinde Yabancılaşma Kavramı – Taha Tuğyan

Metin özelinde ele alınıp, açıklanmasına girişilecek kavram yabancılaşma (Alm. entfremdung, İng. alienation) olacaktır. Kavram olarak yabancılaşma (Feuerbach ve Hegel’de de yabancılaşma kavramını farklı bağlamlar ve açıklamalar ile görürüz) Marx’ın gençlik yıllarında kaleme aldığı 1844 El Yazmaları adlı eserde görülür. Bu eserde Marx, yabancılaşmanın dört farklı görünümünden/biçiminden söz eder. Bu dört görünüm ise sırasıyla; Emeğin Ürününe […]

Yazar: Taha Tuğyan

Yorumlar (4)